Mitoloji, bir ulusa veya bir din ait mitlerin ve efsanelerin bütünüdür. Sözlü edebiyatın en değerli ürünlerinlerinden biri olan efsaneler ise, genellikle olağanüstü varlıkları ve olayları konu alan hikayeler, söylencelerdir. Yıllar içinde kaleme alınan efsaneler, bu sayede gelecek nesillere aktarılmış ve ölümsüzleşmiştir.
Dünyanın, evrenin ve insanın yaratışını ve tanrıların görevlerini aktaran Türk mitolojisinde, otuz yedi tanrı ve tanrıça bulunmaktadır. Gelin, ilk 10’una birlikte bakalım.
KAYRA HAN
Türk – Altay mitolojisinde yer alır.
“Kay” kökünden türemiştir. Kay; lütuf, ihsan anlamına gelmektedir. Han ise, Moğolca aşk demektir.
Baş tanrıdır, yaratıcıdır. Babası ilk tanrı olan Gök Tengri’dir. Annesi yoktur.
Gök Tengri haricinde bütün tanrıları o yaratmıştır. Bir nevi diğer tanrılar onun meleğidir diyebiliriz. Diğer tanrılar Kayra Han’ın istediklerini yapmakla görevlidirler.
Hakkında somut tasvirler yoktur. Soyut yönlerine daha çok vurgu yapılmıştır. Bazı milletlerde hem kadın hem erkektir.
Somut tasvirlerinde ise, uzun saçları ve büyük bir kalkanı vardır.
Yer Tengri, Bay Ülgen, Mergen ve Kızagan adında dört oğlu vardır. Ülgen, merhametini; Kızagan, öfkesini; Mergen ise, bilgisini temsil eder. Kaynakların bazılarında yedişer oğlu ve kızı vardır.
Kışı yeryüzünde yazı gökyüzünde geçirir. Rengarenk yıldırımlar çarptırır. Bu yıldırıma maruz kalanların şaman olduğu söylenir.
Göğün 17. katında altından bir sarayda ve tahtta oturur. Bir alt katta oğlu Ülgen vardır. Yaşadığı yer güneş, ay ve yıldızlardan çok uzaktadır. Sağında ve solunda iki beyaz güneş vardır, bunlar şamanların ona gelmesini engeller.
Evrenin ilerleyişini, geleceğini belirler. İyilik yönü ağır basan bir tanrıdır.
Yeryüzünü yarıp var ettikten sonra dokuz dallı Uluğ Kayın’ı yaratır. Yaşam ağacı olarak da bilinen Uluğ Kayın, dokuz dalından dokuz insan ırkı ortaya çıkarmıştır. (Paleolitik Dönemi araştırdığınızda, dokuz insan ırkının yaşadığını görebilirsiniz.)
Evrenin öncesinde Kayra Han için üç, dokuz, on iki yılda bir görkemli törenlerle beyaz kısrak kurban edilir.
Karısından bahsedilmese de, “Taz Hanım” (Kel Hanım) adında bir eşi olduğu söylenir.
ERLİK (Yer Tengri)
Türk – Altay mitolojisinde yer alır.
Sadece Türk mitolojisinde değil birçok milletin mitolojisinde farklı adlarla, benzer tasvirlerle yer alır. Bizde ise kötülüğün, ölümün, yeraltının tanrısı olarak bilinir.
”Yerlik” kelimesinden türemiştir.
Kısa boyludur, gözleri kocamandır. İki gözü arasında altı metre olup, kıpkırmızı teni vardır. Siyah saçları yerlere, sivri sakalı dizlerine varır. Domuz dişleri dudağından çıkmıştır. Kara demiri, kılıcı olduğu söylenir. Bineği kara at, boğa veya domuzdur.
Yatağı kunduz derisinden, kadehi insan kafatasındandır. Kamçısı karayılandandır. Örsü, çekici, baltası olduğu söylenir.
Erlik, düzen, huzur sevmez. Yeryüzünü birbirine katmak ister. İyiliklerin zıttıdır.
Ülgen’in oğlu, Tengri’nin yeğeni ve Kayra Han’ın torunudur. (Tengri kelimesinin günümüz hali Tanrıdır. Tanrı kelimesi türklerden gelir.)
Anlatılana göre dünyanın yaratılışında Erlik, Tengri’ye fenalık etmiştir. Ceza olarak Tengri, Erlik Han’ı yeraltının efendisi yapmıştır.
Söylenilenlere göre Kayra Han bir varlık yaratmış, onun aracılığı ile vadileri, düzlükleri, dağları meydana getirmiştir. Bu varlığın kendisine baş kaldırmasından sonra ona ” Erlik ” adını vermiştir.
Devamında Kayra, Erlik’i ışık evreninden yeraltına atıp sonsuz sulardan balçık yapma gibi görevler vermiştir. Fakat hiçbirini yapmak istemez. Hatta kendi yararı için ağzında toprak saklar, Kayra bunu öğrenince de onu cezalandırır. Kimi kaynakta kıllı olmasının sebebi budur.
Kendisinin yerin en alt katlarında yeşil demirden sarayı, gümüşten tahtı vardır. Çok az ışık veren, kırmızı renkte güneş yaratmıştır. Emrinde dokuz boğası vardır.
Erlik lanetlenmiştir. Tanrı, yarattığı yeryüzündeki çam ağacının (adı Uluğ Kayın’dır) dokuz dalından kendi halkını türetir. Erlik gelir ve tanrıya, bu halk benim olsun, der. Tanrı ise onu, git kendi halkını kendin bul, diye geri çevirir.
Tengri (tanrı) kendi halkının, çam ağacının yalnız doğuya bakan beş dalını yiyebileceğini geriye kalan dördünün yasak olduğunu söyler ve ağacın başına bekçi yılan koyar. Bunu duyan Erlik Han, halkı baştan çıkarır. Erkek Törüngey, dişi Ejey’e: “Dört dal yasak değildir. Üstelik meyveleri de çok tatlıdır, yiyebilirsiniz.” der. Gece olduktan sonra Erlik bekçi yılanın ağzına girer. Ejey’e meyveden yedirir ve Törüngey’in ağzına sürer.
Tanrı bunu duyduktan sonra Erlik’i yer altına gönderir. Ejey’e: “Sen benim sözümü tutmadın. Gebe kalasın da sancılar çekesin.” der. Bekçi yılana: “Sen benim sözümü tutmadın. Bundan sonra seni şeytan bilsinler, ezip öldürmeye çalışsınlar.” der.
Son olarak Törüngey’i çağırır: “Sen benim sözümü tutmadın. 9 kızın 9 oğlun olacak. Hepsini sen besleyecek, bakacak ve koruyacaksın. Ben sizin her türlü ihtiyaçlarınızı giderdim. Şimdi kendi ihtiyaçlarınızı kendiniz giderin. Hanemden defolun dünyaya gidin. Benim sesimi de bundan sonra duyamayacaksınız.” der. Böylece Erlik Han, insanoğluna ilk kötülüğünü yapmış olur.
Aynı zamanda Erlik Han’ın dokuz oğlu ve dokuz kızı vardır.
BAY ÜLGEN
Türk-Altay mitolojisinde iyilik tanrısıdır.
Göğün 16. katında yaşar. Kayra Han’ın oğludur.
Göksel üç tanrıdan ilkidir. Meteorolojiyi, verimliliği ve doğurganlığı yönetir, zamanla da Gök Tanrı’nın yerini alır.
Uzun saçları, büyük kalkanı ve yayı vardır. Fiziki özellikleri Kayra Han’a benzer. İyilik yönü ağır basar.
Yayı ile yıldırım ve şimşek attığı her yer kutsallaşır. Elinde topuzu olduğu da kaynakça belirtilir.
Bir ak bir siyah taş ile dünyaya gidip insanlara ateş yakmayı öğretmiştir. Dünyayı taşıması için üç balık yaratmıştır. (Bunları Kayra Han’ın yaptığını iddaa eden kaynaklar da vardır.)
Evren olmadan önce Tanrı, Kayra Han, Ülgen ve Erlik vardı. Erlik Han kuğu, Bay Ülgen kaz kılığına girer sonsuz sular üzerinde uçarlardı. Erlik sürekli hileler yapar, Tanrı bunu fark edince sürekli onu cezalandırırdı.
Türk mitolojisinde yedi, Altay mitolojisinde üç oğlu vardır.
MERGEN TANRI
Türk – Altay mitolojindeki akıl tanrısıdır.
Her şeyi bilendir. Bütün bilgilerin tanrısı olarak bilinir. Karanlığın güçlerini bu sayede yenmiştir.
Kayra Han’ın çocuğudur. Göğün yedinci katında oturur.
Fiziksel özellikleri babasına çok benzer.
Ok ve yayı vardır. Hedefi asla şaşmaz. Çünkü bilgeliğiyle atmaktadır.
Kendi bilgeliğini insanlarla paylaşır.
Bilim ve felsefenin simgesidir.
Ayrıca masallarda kahramanların takma adıdır.
KIZAGAN
Türk – Altay mitolojisinde vardır.
Adı çok kuvvetli tanrı, anlamına gelir.
Ülgen’in oğludur.
Göğün 9. katında oturur. Bazı kaynaklarca bu kat, Mars’ın bulunduğu konumdadır.
Savaş tanrısıdır. Savaşlarda orduyu yönetmekte ve düşmanı püskürtmede yardımcı ruhtur.
Kırmızı renk ile bağdaştırılır, sebebi Altay Kamı’nın Kızagan Tanrı’yı: ” Krmızı yularlı, kızıl erkek deve sırtında, gökkuşağı asalı baba!” diye çağırmasıdır.
Asası gökkuşağı rengindedir. Bununla savaşçıları korur. Korumasının yanı sıra kuvvet verdiği de bilinir. Hatta küçük asker birliklerinin koca orduyu yendiğine şahitlik etmiştir.
UMAY ANA
Adı Orhun Yazıtları’nda da geçer. Hatta Gök Tanrı’ya yakardığı görülür.
“Tanrı’nın Hanımı” diye anılır, ailelerin ve çocuklarının koruyucusudur.
Umay, gümüş, uzun saçlıdır. Üç boynuzlu bir tacı vardır. Ay şeklinde betimlenmiştir. Beyaz elbisesi vardır. Kendisi hakkında çok bilgiye rastlanmaz.
İyilikler yapar, ailelere doğumla gelecek bebeleri belirler, kuş kılığına bürünebilir, kanatları vardır. Uluğ Kayın’ın (Yaşam Ağacı) sahibidir. Etrafa bereket saçıp çocukları korur.
Çocukları ve hayvanları korur. Çocuğu olmayan aileler ona kurban adar. Düşsel varlıkları o gönderir. Çocukları korumadığı evlerde ölümler yaşanır. Ölümlerin sebebi görüldüğünden Kara Umay da denildiği yerler olur.
YAYIK HAN
Türk – Altay mitolojisinde ırmak tanrısıdır.
Göğün üçüncü katında yaşar.
Şaman dualarında Yayık şöyle tasvir edilir. “Ülgen beyin habercisi, kızıl bulut kenarlı, gök kuşağı dizginli, solgun şimşek kamçılı, gökten haber alan Ak Yayık, üç boğumlu Ak Yayık, altın kenarlı Ak Yayık”
17 ırmağın birleştiği yerde yaşar. Irmaklardan ve göllerden sorumludur. Rüzgara da hükmedebilir.
Kamçısı şimşektir. (Gök tanrılarının özelliği “şimşek” olur genelde.)
Büyük tufandan sonra gökyüzüne çıkmıştır.
Su ejderi veya yılanı kılığına bürünebilir.
İnsanları kötülüklerden korur.
Yayık kaldırma adı verilen törenler yapılır. Törende cansız nesneleri kurban ederler.
Kazak ve Kırgız masallarında Tepegözü kör eden Yayık Han’dır.
AK ANA
Türk – Altay mitolojisinde Ana Tanrıça’dır.
Anlatılana göre sonsuz sulardan çıkıp Ülgen’e yaratma emrini verip tekrardan geri dönmüştür. Kaynakların bazılarında da Ülgen’in yarattığını bildiğimiz üç balığı Ana Tanrıça yaratmıştır ve dünyayı taşımamakta sadece yardım etmektedirler.
Uzun örgülü saçları vardır. Vücudu deniz kızı şeklindedir ve boynuzları vardır. Sırtında ise kanatlara benzer bir şey olduğu bilinir.
Farklı milletlerde somut vücudu olmadığı, ışıktan oluştuğu yazar.
Bazı söylencelerde Akdeniz’de yaşar. Geyik kılığına girebilir. Ve Göktürklerin atası ile evlenmiştir. Ortaya çıkan çocuk geyik şeklinde olmuştur.
Beyaz renk suyu ve temizliği simgeler.
KARLUK
Türk – Altay mitolojisinde duman tanrısıdır.
Karlık olarak da bilinir.
Suyla ile beraber görülür. Benzer görevleri vardır. İkisi de ruhtur.
Ölenlerin ruhunu Ülgene iletir. İnsanların yaşamlarını denetler, bir değişiklik olduğunda Ülgen’e anlatır.
İşareti dumandır. Duman, onun geldiğine işaret eder.
SUYLA
Türk – Altay mitolojisinde yazgı tanrısıdır.
Su ile güneş ve ayın ışığından yaratılmıştır.
At gözlü, karga gagalı, eşek kulaklı ve yılan saçlıdır. İki dili vardır.
İnsanları korumakla görevlidir. Onları denetler, bir farklılık olduğunda Ülgen’e bildirir. Önemli yardımcı ruhlarındandır.
Kurban adandığında Ülgen’e ruhunu gönderir. Bunu genelde şamanla birlikte yapar. Onları kötü ruhlardan ve gerçekleşebilecek negatifliklersen korur.
İnsanların hayatlarını kontrol eder.