*Mundus vult decipi. (Büyülü Dağ)
1875 ile 1955 yılları arasında yaşayan Paul Thomas Mann, 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biri.
Yazar Heinrich Mann’ın kardeşi olan Thomas Mann’ın altı çocuğundan üçü, iki kardeşin yolunda ilerleyerek yazar olmayı seçmişlerdir.
‘Bir insan bir birey olarak sadece kendi kişisel hayatını yaşamaz.
Aynı zamanda, bilinçli ya da bilinçsiz, kendi dönemi ve
çağdaşlarının hayatını da yaşar.’
Daha çok bir roman yazarı olarak tanınsa da, özellikle yaşadığı dönemde, edebi eserlerinin yanı sıra toplumsal ve siyasi eleştiri yazılarıyla da ön plana çıkmıştır.
‘İyi şeyler hep gecikir zaten, hep geç gelir ve geldiği zaman da sevinemezsiniz,
bir türlü sevinmek gelmez içinizden.’
16 yaşındayken babasını kaybettikten sonra okulu bırakmış ve ailesiyle birlikte Münih’e taşınmıştır.
Münih’te bir sigorta şirketinde çalışmaya başladıktan sonra 1895 yılında Teknik Üniversite’de öğrenim görmeye başlamıştır.
Yazın kariyerine ise, aynı dönemde Simplicissimus isimli dergide yayımlanan yazılarıyla adım atmıştır.
İlk kitabı Küçük Bay Friedmann, 1898 yılında yayımlanmıştır.
Öykülerini gönderdiği Fisher Yayınevi’nden aldığı bir roman teklifi üzerine yazdığı ilk romanı olan Buddenbrook Ailesi ise 1900’de yayımlanmıştır.
‘İnsan hiçbir şeyden, hayal kırıklığına uğramaktan korktuğu kadar korkmaz,
yalnızca hayallerinin elinden alınmasından korktuğu kadar.’
Lisans öğrenimi sırasında Arthur Schopenhauer ve Friedrich Nietzsche okuyan ve bu iki filozoftan büyük ölçüde etkilenen Thomas Mann, eserlerinde ağırlıklı olarak sanatçı yaşamını ve burjuvaziyi konu almıştır.
Burjuvazinin görev bilinci ve tutumluluk gibi değerlerinin yanı sıra entelektüel yaşamını, kötü alışkanlıklarını, lüks düşkünlüğünü ve yozlaşmasını anlatmıştır.
Alman toplumunun yanı sıra Avrupa insanını yakından gözlemleyen Mann’ın kitaplarında, geleneksel Alman hikayelerinden ve Kitab-ı Mukaddes’ten de izler görülür.
‘Bütün canlıların iki türlü varoluş biçimi vardır: Biri kendileri için,
diğeri de başkalarının gözleri için.’
Büyülü Dağ eseriyle 1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanan Mann, 1933 yılında, Naziler iktidara geldikten sonra Münih’i terk ederek İsviçre’ye göç etmiştir.
‘Demek ki insanların bizim acımıza saygı duymasını ölüm sağlıyor,
en hazin acılar bile ölümle saygınlık kazanıyordu.’
1938 yılında ABD’den gelen bir çağrı üzerine de ABD’ye gitmiş ve 1944 yılında Amerikan vatandaşlığı almıştır. ABD’de Princeton Üniversitesi’nde edebiyat profesörü olan Mann, 1952 yılında İsviçre’ye dönmüş ve ölümüne kadar burada yaşamıştır.
‘Kitaplarda her zaman kendimizi buluruz. Yine de her okuduğumuzda hayran kalıp
yazarını deha olarak adlandırmamız ne tuhaftır.’
19. yüzyılın gerçekçilik geleneğine bağlı kalan Mann; İsviçre’ye göç ettikten sonra dört ciltlik eseri Yusuf ve Kardeşleri’ni yazmıştır.
Dini metinlerin ilk mizahi eleştirisi kabul edilebilecek Yusuf ve Kardeşleri’nde yazar, İncil’deki metinlerin orijinallerine bağlı kalarak dini metinleri birer dogma olmaktan çıkarmaya çalışmıştır.
‘Çünkü insan insanı, hakkında bir yargıda bulunamadığı sürece sever, yüceltir;
özlem, eksik tanımanın bir sonucudur.’
1936 yılında Alman vatandaşlığından çıkarılan Mann, I. Dünya Savaşı sırasında muhafazakar Kaiser Wilhelm II’yi desteklemiş olsa da zamanla politik duruşu değişmiş ve ABD’de bulunduğu II. Dünya Savaşı sırasında faşizm karşıtı radyo programları hazırlamıştır.
‘Birbirleriyle sadece göz aşinası olan, her gün, hatta her saat karşılaştıkları, birbirlerini inceledikleri halde, adetlerin hükmüne ya da kendi kuruntularına tabi olarak ne selam ne konuşma, görünüşte kayıtsız bir yabancılığı devam ettirmek zorunda kalan insanlar arasındaki ilişkiden daha garip, daha nazik bir şey olur mu?’
1930 yılında, Berlin’de ‘Namaza İtiraz Etmek’ isimli bir kamuoyu açmış ve burada Nasyonal Sosyalizmi kınamıştır.
İşçi sınıfının da desteklediği Mann, Nazilere karşı çok sayıda makale yazmış ve ders vermiştir.
Tüm bunlara rağmen Nazi Hükümeti, vatandaşlıktan çıkardığı yazarın kitaplarını yakılacak kitaplar arasına almamıştır.
‘Açık konuşmak gerekirse dini inancım yoktur benim, daha çok, her şeyden çok,
imansız olarak var olacak ve şüpheden doğacak bir iyiliğe inanırım.’
Türkçeye Çevrilmiş Kitapları
- Efendi ile Köpeği
- Mario ile Sihirbaz
- Tonio Kröger
- Venedik’te Ölüm
- Zor Saat
- Buddenbrook Ailesi
- Lotte Weimar’da
- Aldanan Kadın
- Majesteleri Kral
- Büyülü Dağ
- Doktor Faustus
- Dolandırıcı Felix Krull’un İtirafları
- Değişen Kafalar
- Seçilen
- Yusuf ve Kardeşleri
- Alacakaranlıkta
- Dinle Alman Ulusu!
‘Bir insanın ölümü, kendisinden çok ardında kalanları ilgilendirir.’