Mutlu olmak, daha mutlu olmak…
Reklamlardan kitaplara ve sosyal medyada kadar yaşamımızı çevreleyen her şey mutluluk vaat ediyor ya da mutlu olmamız gerektiğini söylüyor.
Biz bu furyanın biraz daha dışına çıkarak ve bilimsel araştırmaları odağımıza alarak; bir şeyler satın almadan ya da sosyal medyada sergilenecek mutluluklar yaratmadan daha mutlu, keyifli ve enerjik hissetmenize yardımcı olacak öneriler hazırlamaya çalıştık.
Sağlıklı ve Açık İlişkiler
İlişkilerimiz ruh halimizi etkileyen en önemli unsurlardan biri.
Araştırmalara göre; birlikte olmaktan hoşlandığımız ve yanında kendimiz gibi davranabildiğimiz insanlarla zaman geçirmek, yalnızca psikolojik değil zihinsel ve fiziksel sağlığımızı da olumlu yönde etkiliyor.
Kendimizi savunmak zorunda hissettiğimiz ve ‘-mış’ gibi davrandığımız ilişkiler içinde olmaksa, bize sadece yük getiriyor.
Sonuç olarak araştırmalar; mutlu olmanın yanı sıra kalp sağlığımızı korumak ve beyin fonksiyonlarımızı olumlu yönde geliştirmek için güven duyduğumuz insanlarla samimi ve derin ilişkiler kurmamız gerektiğini ortaya koyuyor.
Gülümseyin!
Kendinizi kötü hissettiğinizde, zorla da olsa gülümseyin. Çünkü gülümsemek ruh halinizi değiştirme gücüne sahip! Ayrıca unutmayın, gülümsemek bulaşıcıdır.
Gülümsemeye güzel anılarınızı hatırlamayı ve zihninizi pozitif düşüncelerle doldurmayı eklerseniz, kısa bir süre içinde daha mutlu hissedeceğinize emin olabilirsiniz.
En azından araştırmalar bunu gösteriyor.
Keşfedilecek kocaman bir dünya var!
Bir şeyler satın almak yerine elinizdeki kaynakları yeni deneyimler elde etmek için kullanırsanız hatırlayacak birçok keyifli anıya sahip olursunuz.
Üstelik anılar, yalnızca birinci sonuç. Araştırmalar, deneyimlerimizin mutlu olmak üzerinde sahip olduğumuz nesnelerden daha etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Mutlu olmak için yeni yerler keşfedin, daha önce yapmadığınız şeyleri yapın, yeni bir dil öğrenin, yeni insanlarla tanışın,…
Daha sağlıklı, daha mutlu…
Mutlu olmak için bir başka önemli unsur, sağlık durumumuz.
Araştırmalar, hem daha sağlıklı ve fit olmak hem de enerjiyle dolmak için spor yapmak gerektiğini söylüyor. Çünkü fiziksel olarak efor sarf etmek, zihnimizi dinlendiriyor ve enerji seviyemizi artırıyor.
Çoğumuzun spor salonuna ya da bir kursa gitmek için vakti yok. Ama dert etmeyin, her gün 7 ile 30 dakika arasında yürümek veya ev işi yapmak gibi küçük aktiviteler de mutlu olmanıza yardımcı olabilecek güçte.
Son olarak, düzenli olarak spor yapmak, depresyonla başa çıkmada da büyük bir yardımcı.
Bu, sizin hayatınız!
- Tüm başarılarınız, hatalarınız, tutkularınız, hayalleriniz ve hatta sıradanlığınızla bu sizin hayatınız.
- Hiçbir konuda tek doğru yol yoktur.
- ‘Keşke’ geçmişe takılarak bugünü ve geleceği kaçırmanıza sebep olur.
- Başkaları ne düşünürse düşünsün ya da ne söylerse söylesin, sizin için en doğru kararı sadece siz verebilirsiniz.
- Yaşadığınız ana değer verin. İçinde olduğunuz an, geleceği yaratıyor.
Doğanın bir parçası olduğunuzu unutmayın.
‘Doğada daha fazla vakit geçirin’, bir klişe. Bu klişenin altında sıklıkla gözden kaçırdığımız bir gerçek yatıyor: Biz doğanın, dünyanın bir parçasıyız!
Doğayı istila ederek yarattığımız şehirlerde nefes almamız, yoğun ve karmaşık yaşamlarımızda varlığımızı hissetmemiz neredeyse mümkün değil.
Doğada vakit geçirin. İhtiyacınız olan huzuru orada bulacaksınız.
Kendinizle zaman geçirin.
Daha huzurlu ve mutlu olmak için her gün, yalnızca birkaç dakika da olsa, kendinize vakit ayırın. İşinizi, çocukları, yapmanız gerekenleri düşünmeden kendinize odaklanın.
Zaman bulduğunuzda sevdiğiniz şarkıyı dinleyin, hobilerinizle ilgilenin, dua edin, meditasyon yapın… ya da yalnızca bir fincan çay için.
Hayatın tadını çıkarın.
Günümüzü kolaylaştıran pek çok otomatik davranışımız var. Hatta çoğu zaman tepki verirken bile düşünmüyoruz. Çünkü daha önce de aynı olay ya da durumla karşılaşmıştık.
Geri çekilin. Her gün aynı şeyi yapıyor da olsanız yaptığınız şeyin farkında olun. Geçmişi, geleceği bir kenara bırakın ve yaptığınız şeye odaklanın.
Anı yakalamak ve hayatın tadını çıkartmak konusunda Hayatı Dolu Dolu Yaşamanın Sırrı: Mindfulness yazımıza da göz atabilirsiniz.
Mutsuzum! Peki, vücuduma ne yapıyorum?
‘Ne yersen o’sun!’
Özellikle son dönemde bu cümleyle çok sık karşılaşıyoruz. Pek çok açıdan değerlendirildiğimizde, doğruluğunu da kabul edebiliriz.
Koşuşturma içinde her öğüne gereken önemi vermek ya da düzenli bir şekilde beslenmek çoğumuz için mümkün değil. Yine de besin değeri yüksek yiyecekler tercih edebilir, daha düzenli ve sağlıklı beslenmek için elimizden geleni yapabiliriz.
Bunun mutlulukla ne ilgisi var? Araştırmalar gösteriyor ki; bedenimizle ilgili olan her şey ruhsal ve zihinsel durumumuzla da direkt ilişki içinde.
Her gün yeterince su içmek, yeterince uyumak, doymamış yağ ve şeker içeren besinlerden mümkün olduğunca uzak durmak; daha hafif ve daha sağlıklı olmamıza yardımcı olduğu kadar enerjimizi de yükseltiyor.
Halihazırda sahip olduklarınızı fark edin.
Bizi seven insanların varlığı, koşabilmek ve temiz su bulabilmek gibi her an ulaşabildiğimiz şeyler asıl mutluluk kaynağımız olmalı!
İnsanlık olarak, sahip olduğumuz ‘temel’ şeyler eksilmeden onların ne kadar değerli ve öncelikli olduğunu çoğu zaman göz ardı ediyoruz.
Elinizde olanlara sahip çıkın! Hiçbir şey sonsuza kadar orada olmayacak, elinizde olanların kıymetini, onlar buradayken bilin.