Sülün Osman ya da gerçek ismiyle, Osman Ziya Sülün, komik bir o kadar da şaşırtıcı yaşam öyküsüyle Türkiye’nin ilk milli dolandırıcı kralı olarak anılıyor.
Kendisini dolandırmak isteyenler dışında kimseyi dolandırmadığını söyleyen Sülün Osman’ın hikayesi, hem ülkemizde hem de yurtdışında çeşitli kitap ve filmlere konu olmayı başarmış.
1923 ile 1984 yılları arasında yaşayan Sülün Osman’ın ilk icraatı, 1948 yılında, Fatih’teki ev sahibini dolandırmak olmuş.
Bu konuyla ilgili pek bilgi bulunmasa da Sülün Osman, 1950’li yıllardan itibaren akıl almayacak dolandırıcılık hikayeleriyle bir efsane olmaya başarmış.
Mesleğin inceliklerini Kumkapılı bir Rum olan Aleko’dan öğrendiği rivayet edilen Sülün Osman’ın yakalanışı ise tesadüf eseri olmuş.
Söylentiye göre Boğaziçi Köprüsünü satmayı başaran Osman Ziya, Galata Köprüsünü satarken tesadüfen yakalanmış.
Osman Ziya’nın soyadı, 1952 yılında, bir meydan saatini satarken yakalandıktan sonra lakabı oluyor.
Belki de ülkemizin ilk sosyal mühendislerinden biri sayılabilecek Sülün Osman, yankesicilik gibi suçlar değil, planlı ve organize suçlar işliyormuş.
Sülün Osman’ın dolandırma yöntemini, insanlara havadan çıkar önererek ya da kısa yoldan zengin olma vaadinde bulunarak ellerindeki parayı almak olarak özetleyebiliriz.
İddialara göre Sülün Osman’ın sattığı veya kiraladığı bazı kamu varlıkları:
- Boğaziçi Köprüsü,
- Tarihi Taksim Tramvayı,
- Galata Kulesi,
- Galata Köprüsü,
- Beyazıt Kulesi,
- Eminönü Meydanı’ndaki saat,
- Şehir hattı vapurları,
- İzmir Saat Kulesi,
- İstanbul Üniversitesi’nin bahçesi,
- Amerikan 6. Filosuna ait bir uçak gemisi,…
Hikayelerinin bir kısmını haber yapan ulusal gazetelerden bir kısmını ise onunla bir şekilde karşılaşanlardan öğrendiğimiz Sülün Osman’ın hikayelerini kısaca özetlersek;
Arkadaşlarıyla birlikte Dolmabahçe Sarayına giden Sülün Osman, Dolmabahçe Saat Kulesine bakarak saatini ayarlayan arkadaşlarından para alır. Bunu gören diğer insanlar da bu davranışı tekrarlayarak saat ayarlama ücreti öderler. Aynı hikayenin İzmir’de de yaşandığı söylentiler arasındadır.
Arkadaşlarıyla birlikte kamuya açık alanlarda benzer dolandırma hikayeleri olan Sülün Osman, ne yaptığını soranları, bu işten çok yorulduğunu söyleyip saati onlara satarak dolandırıyormuş.
Burası benim, siyerek Taksim Meydanının girişine bir tabure ve bir paspas atıp gelenlerden giriş parası alıyormuş. Yalnız herkesten para almadığı söyleniyor. Kimin onu tersleyip kimin para vereceğini bildiğini söylüyormuş. Saat kulelerinde olduğu gibi sen buradan ne kadar kazanıyorsun, diye soranlara da meydanı satıyormuş.
Tarzan Çetin’in kulübesini satmaya çalışırken Çetin’in bunu fark etmesi üzerine bir temiz dayak yiyen Sülün Osman, çok kez yakalanmış olmasına rağmen her serbest kaldığında yeni fikirlerle ortaya çıkıyormuş.
Kamu mallarının satış ve kiralamasının ardından bir süre medyumluk, falcılık ve büyücülükle de insanları dolandırmayı başarmış.
1961’de yakalandıktan sonra hapse giren Sülün Osman, 1962 yılında ‘Alınteri ile Yaşamak’ başlıklı bir konferans vermiş.
Aziz Nesin, Fil Hamdi karakterini Sülün Osman’dan esinlenerek yaratmıştır.
Bunun üzerine duygularının rencide olduğunu ifade eden Sülün Osman, Aziz Nesin’e dava açmıştır.
1982 yapımı En Büyük Şaban isimli filmde, Boğaziçi Köprüsünü satan adam Sülün Osman’dır. Filmde Osman’ı Hikmet Karagöz canlandırmıştır.
1970’li yıllarda Cenk Koray ve Güneş Tecelli’nin hazırlayıp sunduğu Telespor isimli programa konuk olmuştur.
Maceraları, Almanya’da yayımlanan Bunte dergisinde de anlatılmıştır.
Polis kayıtlarına göre Sülün Osman, 1984 yılında, sürekli kaldığı bir otelde kalp krizinden ölmüştür. Üzerinden kimlik çıkmadığı için kimsesizler mezarlığına gömülmüştür.
