Ferrari, tutkunları için bir otomobilden çok daha fazlası.
Prestij, güç, hız, deha, tasarım, yenilik, lüks… Ferrari’yle yan yana gelebilecek pek çok kelime var, fakat hepsi bir araya gelse de bu otomobillere duyulan tutkuyu anlatmaya yetmiyor.
Ferrari, genel merkezi Modena’da bulunan, İtalya’nın en lüks spor araba üreticilerinden biri.
Enzo Ferrari tarafından kurulan şirketin temelleri, 1929 yılında Alfa Romeo’nun yarış takımı olarak atılıyor. 1950’lerden itibarense, hem otomotiv dünyasının hem de yarış otomobillerinin arasına ismini altın harflerle yazdırıyor.
Enzo Ferrari
Hikayesi, kurucusunun yaşamıyla tamamen iç içe olduğu için Ferrari’yle ilgili tüm çalışmalar Enzo Ferrari’nin yaşamıyla birlikte ele alınıyor.
1898 yılında, Modena’da doğan ve 90 yaşında, yine doğduğu kentte hayata veda eden Enzo Ferrari’nin yaşamında ilk dönüm noktası, I. Dünya Savaşı oluyor.
Savaşta babasını ve kardeşlerini kaybeden ve onların kaybı sebebiyle annesine bakma yükümlülüğü taşıyan Enzo, ilgisini çeken yegane sektörde çalışmaya başlıyor.
İlk olarak otomobil fabrikalarında işçi olarak çalışıyor. Aynı dönemde Vespa için test sürüşleri yapmaya başlıyor.
Katıldığı yarışlarda keskin virajlardaki dönüş kabiliyeti ve yaptığı manevralarla dikkat çekmeye başlayan yarış pilotu, kısa zamanda ismini duyurmayı başarıyor.
1920 yılında, Alfa Romeo’nun yarış pilotu olan Ferrari’nin ünü, yetenekli bir yarış pilotu olmasının yanı sıra otomobillerin aksam ve işleyişlerine olan ilgisiyle daha da büyüyor.
1929 yılında, Alfa Romeo’nun yarış takımı olan Scuderia Ferrari’yi kuruyor ve oğlu Dino’nun doğumuna kadar yarış pistlerinde boy göstermeye devam ediyor. 1932’den sonra ise, otomobil fabrikasında çalışmaya başlıyor.
Alfa Romeo’da sportif direktör olarak görev alan Ferrari’nin kurduğu yarış takımı, yalnızca 1935 yılında Mercedes tarafından geçilebiliyor.
Alfa Romeo’dan ayrıldığında, sözleşmesi gereği 4 yıl boyunca başka yarış takımında çalışamayacak ve tasarım yapamayacak olan Ferrari, Auto-Avio Costruzioni’yi kurarak yarış takımlarına parça satmaya başlıyor.
Ardından Modena’da bir atölye kuruyor ve yalnızca kendisi için araç üretimi yapmak için çalışmaya başlıyor. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında şehir bombalandığında, Ferrari’nin atölyesi de yerle bir oluyor.
Maranello’ya taşınıyor, burada yeni bir düzen kuruyor ve Ferrari’nin doğuşu burada gerçekleşiyor.
Pist dışında kullanıma uygun ilk otomobili 1947’de üreten firma, 1950’den itibaren üst üste kazandığı yarışlarla otomobil yarışlarının en büyük isimlerinden biri oluyor.
1950’li yıllarda, firma maddi sorunlar yaşamaya başladığında Enzo Ferrari, bankalar yerine İtalyan Mafyasına başvuruyor ve borcunu geri ödeyemiyor.
Belgesellerde yer alan iddiaya göre; oğlu Dino bu sebeple İtalyan Mafyası tarafından zehirlenerek öldürülüyor. Bir başka görüşe ve mahkeme tutanaklarına göreyse; Dino’nun ölüm sebebi kas gelişmemesi hastalığıdır.
Enzo Ferrari, Dino’nun ölümünün ardından Ferrari Dino serisini yaratıyor, ancak bu araçlara Ferrari logosu koyulmasına karşı çıkıyor. Bu sebeple, bu seride üzerinde ‘Dino’ yazan farklı bir logo kullanılmıştır.
1963 yılında, Ferrari’nin Ford’a satışı için iki firma anlaşmaya varmak üzereydi. Ancak Ford’un yarış takımını kontrol etme isteği sebebiyle anlaşma bozuldu.
1969 yılında, maddi sorunları büyüyen firma, hisselerinin yarısını Fiat’a verdi ve yönetimdeki etkisini azalttı. Devam eden süreçte Fiat, hisse alımına devam ederek Ferrari’nin %50’sinden fazlasına sahip olmuştur.
1969’da Enzo Ferrari, Battista Farina’nın oğlu Sergio Pininfarina’nın çizimleriyle tanıştı.
Pininfarina ilk olarak 1969 Ferrari 512s’i prototip olarak sundu, ardından 1971 Ferrari BB üretildi.
1984 yılında ise, Pininfarina, efsanevi Testarossa’nın tasarımı ile otomotiv dünyasında yeni bir dönem başlattı.
Satış Prensipleri
Sınırlı sayıda araç üreterek bir sonraki modele duyulan ilgi ve talebi artıran Ferrari, diğer az sayıda üretim yapan firmalarda da olduğu gibi, yüksek fiyat politikası uyguluyor.
Firmanın bir diğer prensibi ise, ikinci ele düşen araçlarını, aracı kurumlar kullanarak değerinin üstünde fiyatlara toplaması. Böylece, ‘değer kaybetmeyen otomobiller’ olarak anılıyor.
Ferrari Kırmızısı
1960’lı yıllara kadar The Association Internationale des Automobile Clubs Reconnus (AIACR) tarafından, yarış otomobillerinin ülkelerini temsil eden renkleri taşıma zorunluluğu vardı.
İtalya’nın rengi ise, tahmin edileceği şekilde kırmızıydı. Rosso Corsa ismini taşıyan Ferrari kırmızısının doğuşu böyle gerçekleşti.
Logosunun Hikayesi
Firmanın logosu, I. Dünya Savaşı’nın efsanevi pilotlarından Francesco Baracca’nın uçağının gövdesine resmedilmiş attır.
Baracca’nın anne ve babası, iyi şans getirmesi için Ferrari’ye bu at resmini logo oalrak kullanmasını teklif etmişlerdir. Siyah atın üzerine kanarya sarısını Enzo Ferrari eklemiştir.
BONUS
- Ferrari tarafından üretilen ilk otomobil 125S’dir.
- Markanın ilk otomatik vites arabası, 400GT’dir.
- 17.500 adet satışla, en başarılı arabası, Modena 360 Spider’dir.
- 2004 yılında, katıldığı 18 yarışın 15’inde galip gelen F2004, En İyi Formula 1 aracı kabul edilmektedir.
- Yarı otomatik vites olan F1 vites, firmanın tasarımcısı John Barnard tarafından 1989 yılında tasarlanmış ve ilk olarak, aynı yıl, Ferrari 640 Formula 1 aracında yarış pilotu Nigel Mensel tarafından kullanılmıştır.
- Firmanın 40. yılı için tasarlanan ve Enzo Ferrari’nin en sevdiği model olduğu bilinen F40’ın ilk sahibi, Diego Maradona’dır.
- Firmanın 1950’den itibaren Pininfarina tarafından tasarlanmayan tek otomobili, Berton tarafından tasarlanan 308FT4’dir.