Eski Milli Eğitim Bakanı ve Köy Enstitülerinin kurucusu olan Hasan Âli Yücel, eğitim ve kültür alanlarında yaptığı çalışmalarla dünya literatüründe ‘Eğitim Dâhisi’ olarak anılmaktadır.
Bir eğitim, kültür ve siyaset adamı olan Yücel, İstanbul Üniversitesinde Felsefe Bölümünü bitirdikten sonra 1922 yılında öğretmen olarak çalışmaya başlamıştır.
İstanbul ve İzmir’de edebiyat ve felsefe öğretmenliğinin yanı sıra eğitim müfettişliği ve Gazi Eğitim Enstitüsünde müdürlük görevlerinde de bulunmuştur.
Yücel, 1932 yılında Türk Dil Kurumu’nun (Türk Dili Tetkik Cemiyeti) kurulmasıyla Etimoloji Kolu Başkanlığına getirilmiştir.
Dilde sadeleşme ve birliğin kişisel çabalarla değil, merkezi ve kurumsal çalışmalarla oluşturulabileceğini savunan Yücel, Güneş-Dil Teorisini gerçekçi bulmadığı için bu konuda yapılan tartışmalarda yer almamıştır.
Yücel, dilin Türkçeleştirilmesi ve bilim dallarında ifade aracı haline gelmesi konusunda da pek çok çalışma yürütmüştür. Bu çalışmalarının sonucunda Ana Hatlarıyla Türk Grameri kitabının yanı sıra İmla Kılavuzu, Gramer Terimleri, Coğrafya Terimleri, Hukuk Sözlüğü ve Türkçe Sözlük gibi çok sayıda sözlük hazırlanmış ve yayımlanmıştır.
Goethe: Bir Dehanın Romanı isimli eseri Türkçede Goethe’yle ilgili yapılan ilk çalışma olduğu için Goethe Madalyası almıştır.
1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden İzmir Milletvekili olarak Meclise girmiş ve dört dönem milletvekilliği yapmıştır.
1939 yılında bilim insanlarının, eğitimcilerin, milletvekillerinin, araştırmacıların, yazarların ve sanatçıların katılımıyla Birinci Eğitim Şûrasını gerçekleştirmiştir. Şûrada, eğitim sisteminin ilkeleri ve okul programları tartışılmıştır.
1943 yılında, yine Yücel’in başkanlığında İkinci Eğitim Şûrası gerçekleştirilmiştir. İkinci şûrada ise okullarda ahlak terbiyesinin geliştirilmesi gündem konusu olmuştur.
Aynı yıl, öğretmenlerle Milli Eğitim Bakanlığı arasında iletişim sağlamak amacıyla Tebliğler ve İlköğretim Dergileri yayımlanmıştır.
Yücel’in güzel sanatlar alanındaki çalışmalarının bir sonucu olarak 1939 yılında, I. Devlet Resim ve Heykel Sergisi açılmıştır. Yılda bir defa düzenlenen sergi, her yıl Ankara’da bir ay boyunca devam etmiştir. Bugün, kamu kurumlarında ve bankalarda yer alan resim koleksiyonlarının büyük bir kısmı bu sergilerde yer alan eserlerden oluşturulmuştur.
Yücel’in Batıyı tanıma zorunluluğu, fikrinden yola çıkılarak 1940 yılında kurulan ve Nurullah Ataç, Sabahattin Ali, Enver Ziya Karal, Saffet Pala ve Sabahattin Eyüboğlu gibi isimlerin yer aldığı Tercüme Heyeti, 1946 yılının sonunda dünya edebiyatından 500’e yakın eserin çevirisine imza atmıştır. Bu dönemde çok sayıda önemli filozofun eseri de Türkçeye çevrilmiştir.
Devlet Konservatuvarının kurulması, Üniversiteler Yasasının çıkması, üniversite reformu ile Ankara Üniversitesi Fen ve Tıp Fakültelerinin kurulması, İzmir Yüksek Ticaret ve İktisat Okulunun açılması, Balıkesir ve Edirne Öğretmen Okullarının açılması, Yüksek Mühendis Okulunun İstanbul Teknik Üniversitesine dönüştürülmesi, Köy Enstitülerinin kurulması, ilk resmi ve telifli Türkçe ansiklopedi olan İnönü Ansiklopedisi’nin çalışmalarının başlaması ve Türkiye’nin UNESCO üyesi olması gibi çok sayıda yenilik ve dönüşüm Hasan Âli Yücel’in çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir.
Hasan Âli Yücel’in Eserleri
Şiir Kitapları
Dönen Ses
Sizin İçin
Dinle Benden
Düzyazı Eserleri
Goethe: Bir Dehanın Romanı, 1932
Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış, 1932
Pazartesi Konuşmaları, 1937
İçten Dışa, 1938
Türkiye’de Ortaöğretim, 1938
Davalar ve Neticeleri, 1950
Hürriyete Doğru, 1955
İyi Vatandaş İyi İnsan, 1956-1971
Kıbrıs Mektupları, 1957
Edebiyat Tarihimizden, 1957
İngiltere Mektupları, 1958
Türkiye’de Maarif, 1959
Hürriyet Gene Hürriyet, 1960-1962, 2 Cilt
BONUS I
Köy Enstitüleri
İlkokul öğretmeni yetiştirmek için 17 Nisan 1940 tarihli, 3803 sayılı yasayla kurulan Köy Enstitüleri, dünyada başka bir örneği olmayan Türkiye’ye özgü bir projedir.
Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un çalışmaları sonucunda kurulan Köy Enstitüleri projesinin yöneticiliğini Yücel yapmıştır.
‘İş için, iş içinde eğitim’ ilkesiyle 1946 yılına kadar %50 uygulamalı, %50 teorik eğitim-öğretimin devam ettiği Köy Enstitüleri, Yücel’in bakanlık görevinden ayrılmasıyla önce Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüş, 27 Ocak 1954 yılında ise kapatılmıştır.
1946 yılına kadar toplam 21 enstitüde;
- 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştır,
- 750.000 yeni fidan dikilmiştir,
- 1.200 dönüm bağ kurulmuştur,
- 150 inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ağır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane ve 100 kilometre yol yapılmıştır,
- Enstitü öğrencileri, uygulamalı eğitimin yapıldığı çiftliklere sulama kanalları ile su gitmesini sağlamıştır.
Tamamen kapatıldığı 1954 yılına kadarsa, 17.000’in üzerinde köy öğretmeni yetişmiştir. Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Pakize Türkoğlu, Ali Dündar, Dursun Akçam ve Hatun Birsen Başaran gibi çok sayıda başarılı yazar ve düşünür Köy Enstitülerinde öğrenim görmüştür.
BONUS II
Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpı bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin,
O çapkın babamı ben öyle sevdim.
Bilmezdi ki oturduğumuz semti,
Geldi mi de gidici – hep, hep acele işi!
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.
Atlastan bakardım, nereye gitti,
Öyle öyle ezber ettim gurbeti.
Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40’ı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a,
Bi helalleşmek ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Oh dedim, göğsüne gömdüm burnumu
En son teftişine çıkana değin
Koşuştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim…
CAN YÜCEL