Merdiven Sembolünün Anlamları
Pek çok ezoterik kültürün ve kadim bilgeliğin önemli simgelerinden olan merdiven, kişiyi belli bir konumdan diğerine taşıyan araçtır. Gerçekleşen eylem, aşağıdan yukarı olabildiği gibi yukarıdan aşağı da olabilir.
Gündelik hayatta basit ihtiyaçları karşılayan merdiven, mitoslarda ve bazı inançlarda önemli bir simgedir.
Şaman ayinlerinde ağaca tırmanmayı sağlayan merdiven, bazı mitoslarda tanrıların dünyayla iletişim kurmak amacıyla yeryüzüne inmek için kullandığı bir vasıtadır.
Dinlerde merdiven, peygamberlerin rüyasında, üzerinde meleklerin dolaştığını gördüğü bir iniş çıkış simgesidir.
Farklı amaçla kullanılan merdiven, genellikle yükseliş simgesi olarak değer kazanmıştır. İnsan veya tanrılar, çoğu zaman yedi basamaklı merdivenlerle göğe tırmanmayı tercih etmiştir. Efsanevi anlatımlarda göğe yükselen hayali merdivenler ve yeryüzünde yapılan kutsal mabetlerdeki merdivenler hep yedi basamaklıdır. Birçok kültürde merdivene hem bu dünyada hem de öte dünyada bazı anlamlar ve değerler yüklenmiştir.
Merdiven, bir varoluş tarzından başka bir varoluş tarzına geçişi olanaklı kılar. Dinler tarihçisi Mircea Eliade’a göre; merdiven bağlamında tırmanma veya yükselme, mutlak gerçeğe giden yolu simgeler. Yeryüzünden semavi âlemlere merdivenle ulaşılabileceği fikri birçok kültürde mevcuttur.
Bazı kültürlerde merdiven, yer ve gök arasında iletişimi sağlarken bazı kültürlerde ayinlerde ve cenaze merasimlerinde önemli rol oynayan bir simgedir. Fakat merdiven mitoslarda, ilkel kabilelerde ve bazı inanç sistemlerinde genellikle yükseliş vazifesini görür.
Babil Mitolojisi
Çoğu zaman yer ile gök arasında bağlantıyı sağlayan bir simge olan merdiven, Babil mitolojisinde, etrafı tuzlu suyla çevrili düz bir disk olarak görülen yeryüzünden yeraltına inmeyi sağlardı. Merdivenin başındaki çift sürgülü kapıdan aşağıya varılırdı. Güneş, bu kapıdan aşağıya süzülürdü. Ayrıca yeraltından gökyüzüne açılan farklı bir merdiven daha vardı. Yalnızca bu merdiven aracılığıyla yeryüzüne çıkmak mümkündü. Yine Sümer’de ve Babil’de ölüler yeraltına gömülürdü. Merdiven, bu kültürlerde yer üstündekiler ve altındakiler arasında iletişimi sağlayan bir araç olarak görülürdü.
Mezopotamya Uygarlıkları
Mezopotamya mitoslarında merdivenin iki düzey arasında bir köprü işlevi gördüğü bilinmektedir. Mezopotamya’da Ziguratlar merdivenle özdeşleşmiştir. M.Ö. 2200 yıllarından itibaren Mezopotamya’da piramit biçiminde basamaklı birçok Zigurat inşa edilmiştir. Bunlar, bir çeşit tapınak kuleleridir. Bu kulelerin en üstünde şehrin baş tanrısı için yapılan türbeler bulunurdu. Buraya dıştan ulaşım üç katlı merdiven ya da spiral bir yokuş aracılığıyla gerçekleşirdi. Ayrıca içten de merdivenler sayesinde zirveye ulaşılırdı. Gerek Sümer gerek Babil Ziguratları genellikle basamaklı piramit şeklindeydi ve her bir piramidin yedi basamağı vardı. Örneğin Sümer Kralı Gueda’nın tapınağına “dünyanın yedi kısmının evi” denilirdi. Bu ismin verilmesinin sebebi, yedi göksel kürenin ziyaretçilerini hatırlatmaktı. Sümer kültüründe merdivenlerin yedi basamaklı oluşu bilgeliğe yükselme anlamını da taşımaktaydı. Merdiven sembolünün, Mezopotamya uygarlıkları için hakikate giden yolda bir yükseliş aracı olduğu da ifade edilebilir.
Japon Mitosları
Japon mitoslarında merdiven, yeryüzü ile gökyüzü arasında olumlu bir işlev görür. Tanrıların iniş ve çıkışlarına yardımcı olan bir araçtır. Kojiki ve Nihongi’ye dayandırılan mitoslara göre; cennetin yüzen köprüsünün üzerinde duran bir merdiven vardır. İzanagi ve İznami adlı iki tanrı, dengesi bozulan ve sürüklenen dünyayı sağlamlaştırmak ve onu dirençli kılmak için çözüm arayışına girer. İkisi birlikte okyanusun üzerine gelir. Mitosa göre bu okyanusun üzerinde gökkuşağı şeklinde bir köprü vardır. Tanrılar “Kutsal Merdivenler” olarak bilinen cennetin yüzen köprüsü üzerinde durur. Birlikte köprü üzerine çıkıp, okyanusun tuzlu suyunu yapışkan ve yoğun hale gelene kadar karıştırırlar. Sular belli bir yoğunluk kıvamına gelince Tanrılar mızrağı çıkarıp buraya saplar. Anlatıya göre mızrağın ucundan bir lapa düşer ve ada oluşur. Tanrılar “Kutsal Merdivenler” aracılığıyla cennetten bu adanın üzerine inip ortasında sütun bulunan sekiz kulaç uzunluğunda bir ev yaparlar. Böylece buradan dünyanın temelini sağlamlaştırmaya çalışırlar.
Eski Türk Geleneklerinde Merdiven
Eski Türk geleneğinde insanüstü güçlere sahip olanların yedi yaşına geldiğinde mutlaka bir merdivene tırmanması gerektiği şeklinde bir inanç vardır. Bu inanış, merdivenin bir yükseliş aracı olarak önemine vurgu yapmaktadır. Tunguzların şamanı, göğe yolculuk esnasında bazen Dünya Ağacını merdiven olarak kullanır. Bu kutsal ağacın gövdesinde veya dallarında bulunan kertikler, tırmanmak için basamak işlevini görür. Kertiklerin her biri, göğün katlarını sembolize eder. Şamanın her bir kertiğe tırmanması, onun gökte farklı bir katmana ulaşması anlamına gelir. Şaman, bir merdiven veya ağaçla göğe çıktığı gibi yerin altına da inebilmektedir. Özellikle yedi basamaklı bir merdiven veya yedi kertikli bir ağaç, şamanın bütün engelleri aşarak yeraltına indiği önemli bir simgedir. Şifalama çalışması da yapan Şaman, hasta olan kişinin hastalığını emip tükürdükten sonra kurban edilmiş hayvanın ruhunu merdiven veya ağaç vasıtasıyla göğe çıkarır. Bir tür hastalığı iyileştirme terapisi olan bu ayin, şamanın göğe doğru tırmanmasıyla son bulur.
Hint, Çin, Mısır ve İran Dinlerinde Merdiven
Budizm’de de aydınlanan kişi meditasyon halindeyken göğe ruhsal bir yolculuk yapar. Özellikle Buda, yedi göğü simgesel olarak geçer ve böylece kozmosu aşar. Budist inancında Buda’nın bu aşamaları sembolik bir merdivenle geçtiğine inanılır. Bu yolculuğun benzerini Budist yogiler de meditasyonla yapmaya çalışır. Onların da üzerinde durduğu yükseliş aracı merdivendir.
Eski Çin dinlerinde merdiven yer ile gök arasında bağlantıyı sağlayan bir yükseliş aracıdır. Özellikle şeftali ağacı, Çin dinsel geleneğinde uzun yaşamın ve ölümsüzlüğün sembolü olarak görülür. Çinliler, bu ağacın bir merdiven olarak yeryüzü ile gökyüzü arasında ulaşımı sağladığına inanır. Buna benzer diğer bir ağaç da Chien- Mu’dur. O, Çin inanışında yer ile gök arasında bağlantı sağlayan merdiven biçimindeki diğer ağaçtır. Bu ağacın evrenin merkezinde olduğu kabul edilir. Dalları olmayan bu ağacın göğe doğru yaklaşık 300 metre uzunluğunda olduğu ifade edilir. Ayrıca Çinliler, göğe ulaşmak ve kaderlerini ele geçirmek için de merdiven kullanırlar. Çin mitoslarına göre ölümsüz bir kadın gökten kocasını ve oğlunu indirmek için bir merdiven veya aşağı sarkıtılmış bir ip kullanır. Ayrıca Eski Çin inanışlarında tanrısal vahiylerin, doğaüstü güçlerin ve ölümsüzlüğün ip, merdiven ve ağaç gibi nesneler aracılığıyla gökten yeryüzüne indirildiğine inanılır.
Semitik Dinlerde Merdiven
Yahudilik
Yahudilikte merdiven yükseliş bağlamında önemli bir simgedir. Eski Ahit’in Tekvin bölümü, merdiven motifi detaylı olarak işlenmiştir. Bölümde yer ala pasajlarda anlatılanlara göre Yakup peygamber, Esav tarafından takip edilmekten korktuğu için Şekem yolundan sapıp Luz şehrine gelir. Üzerinde giysi olmadığı için burada konaklayamaz. Bunun üzerine şehrin dışında bir yer olan Beytel’de geceler. Burada başını bir taşın üzerine koyup uyur. Rüyasında yer üzerine dikilmiş göklere kadar uzanan bir merdiven görür. Cennetle yeryüzü arasında temsili bir tırmanma aracı olarak ifade edilen bu merdivenin üzerinde melekler inip çıkmaktadır. Yakup peygamber, rüyasında Tanrı Yehova’nın da bu merdiven üzerinde durduğunu görür. Yehova ona, “Atan İbrahim’in ve İshak’ın Tanrısı benim. Üzerinde yattığın toprağı sana ve soyuna vereceğim. Soyun artacak ve yeryüzündeki bütün halklar soyunla kutsanacak. Ben hep seninle olacak ve seni koruyacağım.” der.
Yahudiler açısından Beytel, Yakup peygamberin rüyasında meleklerin ve Yehova’nın merdiven üzerinde görüldüğü yer olması ve buranın kutsanmasından dolayı önemlidir. Nitekim bu kutsallıktan dolayı Yahudiler buraya Cennetin Kapısı adını vermişlerdir.
Müslümanlık
İslam inancında merdiven göğe yükselişi simgeleyen bir araçtır. Kuran-ı Kerim’de Allah, inanmayanların tavrı karşısında peygambere bir ayette, “Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse bir delik açıp yerin dibine inerek veya bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap.” diye seslenir. Diğer bir ayette ise Allah yine inanmayanlara “Onların kendi vasıtasıyla ilahi vahyi dinleyecekleri bir merdiveni mi var?” diye sorar. Bu ayetlerin tamamı, İslam’ın kutsal kitabında merdiven simgesinin bir yükseliş motifi olarak kullanıldığını göstermektedir. Cuma günleri hutbeyi veren din görevlisinin merdivenleri ağır ağır tırmanarak minbere çıkması yine de merdiven aracılığıyladır.
Merdivenin Altından Geçme
Merdiven altından geçmenin uğursuz olduğuna dair batıl inancın ortaya çıkışının Orta Çağ’a kadar dayandığı ve merdivenin, insanların asıldığı idam sehpasını (darağacı) sembolize ettiği şeklindedir. Kişi, merdiven altından geçtiğinde, kendi ölümünün de asılmayla gerçekleşeceğine inanırdı. Ayrıca insanlar, merdivenin en üst basamağından asıldığı için; ruhlarının, duvara yaslı merdivenin oluşturduğu üçgensel bölge içinde bulunduğuna, başka bir deyişle; bu bölgenin hayaletli olduğuna inanılırdı. Merdivenler, genellikle idam sehpasına yaslanırdı ve cesetleri kaldırmakla görevli kişilere yardım etmek için kullanılırdı. Bu esnada merdiven altından geçilmesiyle, cesedin üzerinize düşebileceği, bunun da yaralanmaya ya da ölüme neden olabileceği varsayılırdı. Bu batıl inancın kökenine ilişkin başka bir düşünce ise, bu inancın Antik Mısır’a dayandığıdır. Mısırlılar, piramitlerin güçleri olduğuna dair kuvvetli bir inanışa sahiplerdi. Duvara yaslanmış şekilde duran bir merdiven bile, üçgen şeklinden dolayı bir piramidi sembolize ederdi. Eğer bir kişi, onun altından geçerse, kutsal piramidin gücünün zarar gördüğüne inanılırdı. Daha eski bir inanışa göre ise, merdiven duvara yaslandığında oluşan üçgen şekli, Kutsal Üçlemeyi (Teslis-baba, oğul ve kutsal ruh) temsil etmektedir. Merdiven altından geçmek de kutsal değerlere hakaret ve tanrıya karşı yapılmış bir saygısızlık olarak değerlendirilirdi. Ayrıca bunun, şeytanı içeri davet edeceği düşünülürdü.
MERDİVEN – AHMET HAŞİM
Ağır
ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…
Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki rûha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Kapak Fotoğrafı: by Mohammad Bagher Adib Behrooz on Unsplash