
Kısaca Şamanizm Nedir?
Şamanlık, Orta Asya Türk topluluklarının tarihsel süreç içerisinde oluşturdukları en eski inanç ve kültür sistemlerinden birisidir. Orta Asya Türk topluluklarının ortak kültürel değerlerini yansıtan bir doğa-inancı olarak nitelendirilebilir. Şamanizm, kültür araştırmacıları tarafından kültür, yaşam tarzı, inanç, din, meditatif teknikler gibi farklı statü ve işlevler altında ele alınıp incelenmiştir.
Şamanizm’i inançsal kimliğin tanımlayıcısı olarak kabul eden Türk halkları için Şamanlık her şeyden önce bir din veya başka bir ifadeyle, bir inanç sistemidir. Ünlü araştırmacı Mircea Eliade’ye göre ise, Şamanizm tipik olarak Sibirya veya Orta Asya’ya özgü bir dinsel olgudur.


Şamanlar
Şamanizm’in baş aktörü olan Şamanlar, ayin ve törenleri yönetirken pek çok aksesuar, malzeme ve materyal kullanırlar. Şaman maddi kültür ürünleri olarak da adlandırılan bu malzemeler ve üzerinde yer alan çizimler, Şaman sembollerinin somutlaştığı, biçime dönüştüğü önemli göstergelerdir.
Şamanlar, görevleri gereği farklı ritüellerde kullanılmak üzere özel giysiler ve külahlar giyerler. Bu giysilere Şaman kostümü denilir. Bu kostümlerin hem kendileri hem de üzerinde bulunan materyal ya da resimler Şamanın ayinleri sırasında yapması gereken görevlerin işlevlerine ait sembollerdir.


Şaman sembollerinin işlevlerini anlayabilmek için öncelikle, bu sembollerin özünü oluşturan Şaman kültür unsurları ve bunların Şamanizm’deki işlevlerine bakmak gerekir.
Bu simgeler, eski Türklerin bozkır yaşam biçimleri ile şekillenen doğa algısı ve mitler çerçevesinde gelişmiştir. Eski Türklerde doğa inançları temeline dayanan tabiat kültü ve Gök-Tanrı inancı ile atalar kültü genel olarak kültürün temelini oluşturur. Şamanizm’in ana unsurlarının da gök tanrı inancı, tabiat kültleri ve ata kültü etrafında oluştuğu söylenebilir.

Güneş ve Ay: Kozmogoni ve Gökyüzü Sembolü
Eski Türklerin inanç sistemlerine dair yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğu Gök-Tanrı inancı üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Gökyüzüne ait simgeler her şeyden önce doğadaki dönüşümün ve zaman kavramının farkındalığıyla oluşan geniş kültür verileridir. Çoğu kültürde evrensel bir sembol olarak yer alan güneş ve ay; doğum ve ölüm gibi, gece ve gündüz gibi sürekli bir döngüyü yani yaşamı anlatan unsurlardır.
Türk inanç sisteminde güneş, koruyucu vasfı itibariyle gök, ay ve yıldızlar gibi bir koruyucu görevindedir. Güneşi, yerde ateş temsil eder. Şamanlara göre kötü ruhlar güneş ve ay ile sürekli mücadele halindedirler, bazen yakalayıp karanlık aleme sürüklerler. Güneş ve ayın tutulması bu yüzdendir.


Ateş, Su, Toprak
Ateş
Ateş işlevi açısından güneşin yeryüzündeki bir yansıması olarak düşünülebilir. Yaşamın özü, ısı ve ışık kaynağı ve tanrıların kutsal mekânı ve sembolü olan güneş gibi ateş de Türk kültür ve inanışında daima saygı öğesi olmuştur. Öte yandan ateşin temizleyip yok etme, pişirme, ısıtma ve iyileştirme gibi farklı işlevleri ritüellerin en temel unsuru olmasını gerekli kılmıştır.
Orta Asya Türklerinde hastaların iki ateş arasından geçirilerek iyileştirileceği inancı, bir ölüm durumunda topluluğun ateş üzerinden atlama törenleri ilgi çekicidir. Eski çağlardan bu yana ateş, kuvvet, güç, bereket, canlılık, gençlik, hareket, azap, ızdırap, sıhhat, bolluk, refah, servet ve mutluluğun timsali sayılmıştır.
Su
Evrenin yaratılışına ilişkin inanışlarda su, en temel unsuru oluşturur. Suyun yaşamın ve ölümün kaynağı olması, var etme ve yok etme gücü, aynı zamanda yok oluş mitlerindeki yeri onun en temel unsurlardan birisi olduğunu gösterir. Su, temizleme ve arındırma gücünden ötürü Eliade’nin de tufan olayında belirttiği gibi, insanlığın günahlarından arınmak için temizlenip ve yok olup yeniden var olması işlevini karşılar. Su, Orta Asya Türk inanışlarında yaratılış mitlerinin temel unsurudur.
Toprak
Yer-su kültü içerisinde yer alan dağ kültünün özel ve önemli bir yeri olduğu söylenebilir. Dağ mekânlarının yerden ve insanlardan yüksek olması ve Tanrı mekânına yakın olması kutsal mekân olarak işlem görmelerini sağlamıştır.


Ongonlar-Tözler
Ongon ya da Töz, insanları koruyan ruhların örneğidir. Bu ruhlar tabiattaki bütün olayları idare ederler. Töz bugünkü Şaman Türklerinin lehçelerinde “asıl, kök, menşe” demek olduğu gibi eski Uygur ve Hakaniye Türk lehçelerinde de aynı anlamda kullanılmıştır. Altayların bunlara töz adı vermeleri de bunların atalar ruhu hatırası olarak yapıldığını göstermektedir. Orta Asya Türk Şamanlarında da her boyun ayrı bir tözü bulunmakta ve bu tözler genel olarak hayvanlara karşılık gelmektedir. Türk ırkına mensup Şamanistlerde yaygın olan tözler tavşan, ayı, kartal, sincap ve kakumdur.
Yakut Şamanlarına göre, ruhlarını temsil eden birer hayvanları vardır ve ruhların dolaştığı bu hayvanlara İyö-Kul derler.


Kartal ve Kuşlar
Şamanın uçarak ve yükselerek gitmesi gereken yerlerde kullandığı hayvan ruhları genellikle yükseklere uçabilen kartal ve diğer kuşlar ile ilgilidir. Kuş sembolü Şaman törenlerinde Şamanın biçimine girdiği hayvanlar arasında yer almaktadır. Bu yardımcı kuşlar Şamanın gökyüzü seyahatinde Şamana rehberlik etmektedir. Orta Asya Türk mitolojilerinde ise kuşlar, gökyüzüne çıkmak ve yeraltına inmek için şekline girilen, koruyucu ruh olarak görünen, kendisinden yardım istenilen ve genellikle ongon olarak kabul edilen kutsal hayvanlardır.


Yılan ve Sürüngenler
Evrensel bir sembol olan yılan, Şaman inançlarında hem yeraltını imgeleyicisi olarak kötülükle birlikte, Şamanın seyahatlerinde ona yardımcı olan koruyucu bir ruh ve Türk yaratılış mitlerinde bekçi rollerinde sembolize edilmiştir. Orta Asya Türk mitolojisinde Hayat Ağacının altında bekçi bir yılan bulunur. Ancak bu yılan Erlik’in sözünü dinleyip bekçilik görevini yapmadığı için cezalandırılır. Böylece kötülük kategorisi içerisinde ve Erlik’in sembolü olarak betimlenmiş olur. Öte yandan yılan, Şamana yardım eden koruyucu hayvan ruhlarından birisidir. Altay Şamanlarının gökyüzüne ve yeraltına seyahat ettikleri zaman giydikleri kaftanın üzerinde yılan resimleri vardır.


At-Geyik ve Diğer Hayvanlar
Hayvanlar insanda olmayan farklı özellikleri ile doğa güçlerine karşı savaşan bir yardımcı üye olarak betimlenebilirler. Tarih boyunca değişik hayvanlardaki değişik özellikler (güç, kuvvet, hızlı koşmak, yırtıcılık, pençeler, uçabilme-yüzebilme yeteneği, uzun yaşama, vb.) tanrılara, krallara, komutanlara ve büyüklere atfedilmiş böylece hayvan sembolizminin işlevsel boyutu oluşmuştur. Hayvan sembolizminin özünde, hayvanın kendisi değil onda var olan nitelik ve özellikler öne çıkmıştır. Genel olarak boynuzlu hayvanlar verimliliklerinden ötürü uğur, güç, bereket gibi iyilik unsuru olarak nitelenmiştir. Orta Asya göçebe sanatının en özgün ve en çok görülen motifi geyiktir. Yer ve göğün simgesi olan geyiğin, ruhları öteki dünyaya taşıdığına inanılmıştır.
Türk kültüründe kutsal bir yeri olan at ise, göçebe Türk medeniyetinin vazgeçilmez sembollerindendir. Bozkır Türk kavimlerinin kutsal hayvanı olan atın etinden yiyecek, sütünden içki, derisinden giyecek ve dışkısından yakacak yapılırdı. At bozkır ordularını rakipsiz kılan bir savaş aracı olarak kabul edilirdi.


Kayın ağacı
Evrenin merkezinde bulunan kozmik ağaç inanışı her kültürde farklı ağaç türleri ile sembolleşmiştir. Bu ağaç dünyanın merkezine dek uzanır, gök ile yer arasında bir merdivendir. Bu anlamda ağaç tanrıya ulaşmada en önemli araç görevini de üstlenmiştir.
Orta Asya Türklerinde bitki ve ağaç sembolizmi yaratılış efsaneleri ile başlar. Uygur ve Kırgız yaratılış efsanelerinde hakanların ağaçtan türediklerine inanılır. Şamanistlerin en çok saydıkları ağaç ise kayın ağacıdır. Yakutlar ise karaçam ağacını sayarlar.
Ağaç, Türk mitolojisinde yaratılış mitlerinin ana unsurudur ve koruma altındadır. Kozmik açıdan ise, dalları ile gökyüzü, gövdesi ile yeryüzü ve kökleri ile yer altını sembolize eden evren tasarımına gönderme yapar. Bu bakımdan, yükselme prototipi, evren tasarımı, yaratılışın temel unsurlarından birisidir.

Not: Görseller temsilidir.