Fikrinizi kendinize saklayın.
Şu an tamamını söyleyemiyorum ancak kafanızda şöyle bir şey canlasın: Sene neredeyse 2020, fikir o derece büyük ve sen buldun. Sana da, aman ha paylaşma dediler, öyle mi? Zamanında bir konuşmada denk geldiğim şu fikir, sizin de fikirlerinizi kullanırken hep aklınızda bulunsun: ‘Dünyada en çok fikir olan yer mezarlıklardır.’
Tavsiyem odur ki; fikriniz paylaştıkça büyümüyorsa, bir kere daha düşünün. Muhakkak daha iyi bir fikre ulaşmaya yakınsınız. Fakat, paylaşın.
Fikir sahibi mi olmak istersiniz, üreticisi mi?
Fikrinizi paylaştığınız kişilerin kim olduklarıyla ilgilenmeyin.
Eğer fikriniz gerçekten işe yarayacaksa, bunu tek başınıza hayata geçirme ihtimaliniz, sizden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı mümkün değil. Buradan da rahatlıkla anlayacağınız gibi, tek başınıza hayata geçireceğiniz fikirlerin yaşamasına imkan olmayan bir zaman dilimindeyiz.
O halde, siz fikirlerinizi kimlerle paylaşmayı tercih ediyorsunuz? Daha önemlisi; fikirlerinizi paylaştığınız kişiler ne ile ilgileniyorlar?
Naçizane görüşüm; fikrinize en fazla ilgi duyacak kişi veya kişileri bulmanız, fikrinizi geliştirme aşamasında en az fikir kadar önemli.
Fikrinizin en iyisi olduğunu düşünün.
Kendisi de çok önemli bir girişimci ve eğitmen olan meslektaşım Ümit Ünker’den öğrendiğim çok önemli bir fikri sizinle paylaşmak isterim: ‘Gördüğüm bir çok girişimci, fikrini terk etmeye hazır değil. Böyle olunca, daha iyi bir fikre açlık duyulmuyor. Buraya kadar büyük bir sorun yok. Büyük sorun, bu bakış̧ açısının, daha iyi bir fikirlerle karşılaşma durumunda, kendi fikrini haklı çıkartacak şekilde düşünmeye başlamış̧ olması.’
Anlıyoruz ki: fikrimin işe yaramadığını kabul etmedikçe, işe yarayacak fikirler de geçerliliğini yitiriyor.
Fikir doğurmayan fikirler üretin.
Eğer bir fikir, başka bir fikri doğurmuyorsa veya size çözümü değil başka bir sorunu yaratacak şekilde filizleniyorsa bu bir fikir değil, sorunlar yumağının giriş̧ biletidir.
Siz siz olun, soru yaratacak sorulara odaklanın. Sadece cevaplara değil. Ancak bu şekilde doğurgan fikirler üretilir.
Eleştiriye tahammülünüz olmasın.
Sizi eleştirecek kişi ve görüşlere kendinizi ne derece kapatırsanız, fikriniz o derece işe yaramaz hale dönüşür. Buradaki en kritik nokta, eleştirmeyi bilmeyen kişilerin -farkında olmadan- eleştirilerini dikkate almak, hatta o eleştirileri dinlemek olacaktır. Acaba tahammül esiğinizin erimesine neden olan şeyin kendisi bu olabilir mi?
Yani; sizi eleştirecek doğru kişileri bulun. İşin acı tarafı, göreceksiniz ki, bu girişiminiz çoğu zaman doğru fikri bulmaktan daha zor olacak.
Fikrinizden asla vazgeçmeyin.
Başarısızlığın tek bir ortak paydası olsa, sabit fikirlilik bu paydanın en güçlü adaylarından biri olacaktır. Fikrinizin değişime ne derece dayanıklı olduğu, sizin değişime ne derece açık olduğunuz ile yakından ilgilidir. Gördüğüm kadarıyla, kendini iyi tanımak, değişime ne derece dirençli olduğunu anlamayı da gerektirir. Bu konuda kendinize vereceğiniz not geçer not değilse…
Bu fikrin size ne kadar kazandıracağını odağınıza yerleştirin.
İşe yarayan büyük fikirlerin çıkış̧ noktalarına bakın, hiçbiri mevcut gelirlerini arttırma, daha çok para kazanma, gelirlerini katlama, vb. amaçlarla çıkmış̧ değil. Hatta bu amaçlarla doğan fikirler, belirli bir varlık göstermiş̧ olsalar dahi, en çabuk ortadan kaybolanlar.
Buradan da anlaşılıyor ki, fikrinizin ne kadar kazandıracağına odaklanmak, hatalı bir odak üzerinden sizi harekete geçirebiliyor. Siz siz olun, kazanca değil, değere odaklanın.
Fikrinizin değerini doğru dürüst anlamadan anlatmaya çalışın.
Böylelikle, etrafınızda bir ton kafası karışık insan yaratıp, sonuçsuz eylemlerinize başka bir sorun daha ilave edebilirsiniz. Derdinizi anlatamamak -anlatamadığınızı düşünmek-. İyi fikirlerin iyi hikaye anlatıcıları elinde değerli hale dönüştüğünü sakın ha unutmayın.
Siz nasıl bir hikaye anlatıcısısınız?
Zamanı fikirlerinizi geliştirecek yönde kullanmayın.
‘Zamanı gelmiş̧ bir fikrin karşısına dikilme gücüne hiç bir ordu sahip değildir.’
VICTOR HUGO
Gene de siz fikrinizin zamanının gelip gelmediğini konusunda yukarıdaki maddeleri dikkate almadan kesin bir karara ulaşmayın derim.
Fikrinizin çözdüğü sorunla ilgili insanları tanımayın.
Benim müthiş̧ bir fikrim var ve bu fikir sayesinde…diye başlayan bir cümle kurmak için çözüm veya yararlanma için sunduğunuz fikrinizin kimlere ulaşacağını, kimlerin bu fikirden en iyi şekilde yararlanacağını öğrenin ve ilk işiniz o kişileri yakından tanımak olsun. Eğer o fikirden yararlanacak kişileri tanımadan onlar için en iyisini düşündüğünüzü söylerseniz, emin olun ki hem onları tanımak hem de fikriniz size çok pahalıya patlayabilir.