Neden film izlerken acı çeken bir çocuğun acısını paylaşırız, hüzünleniriz? Neden gözümüz önünde acı çeken bir hastanın yanında biz de o acıyı çekiyor gibi oluruz veya korku filmlerinde doğranan bir ceset gördüğümüzde adeta kendi bedenimiz kesiliyormuş gibi bir hisse kapılıp ürkeriz. Veya eşler nasıl oluyor da, eşinin canı sıkkın olduğunda bunu hemen algılayabiliyor ya da bir çocuk nasıl oluyor da, babasında gördüğü kompleks bir davranışı kolayca taklit edebiliyor.
Tüm bu süreçlere cevap olacak şekilde; İtalya’da Parma Üniversitesi’nden Giovanni Rizzolatti, Vittorio Gallese ve ekibi, 1996 yılında makak maymununun beyninin ön lobunda ‘ayna nöron’ adını verdikleri farklı bir motor nöron hücresi keşfettiler.
Ayna Nöron Nedir?
Ayna nöronlar, bir canlının herhangi bir hareketi kendisi yaptığında ve aynı hareketi yapan birini gözlemlediği durumların her ikisinde de ateşlenen nöronlar için kullanılan terimdir.
Bu nöronlar, gözlemci sanki karşısındakinin hareketini kendisi yapıyormuş gibi aktifleşirler (tıpkı bir ayna gibi davranırlar, isim buradan gelmiştir).
Bu tarz nöronlar primatlarda ve kuşlarda direkt olarak gözlenmiştir.
İnsanlarda ayna nöronlar ise, tutarlı beyin aktivitesi premotor korteks; yardımcı motor alan, birincil somatosensoriyel korteks ve alt parietal kortekste bulunmuştur.
İlk Çalışmalar ve Bulgular
Bu nöronlarla ilgili ilk çalışmalar, 90’lı yılların sonunda ve İtalyan araştırmacılarla başlamıştır. Çalışmalar, ilk olarak makak maymunları üzerinde yapılmıştır.
Birbirlerini seyreden makak maymunlarının, bir taşı atma hareketi yapan makakın beynindeki uyarılan bölge ile onu seyreden makakın beyninde uyarılan bölgenin aynı olduğunu göstermiştir. Bu bilgi, ayna nöronların ortaya çıkmasında en önemli bulgudur. (Makak maymunları, insana en yakın olan maymun türünden biridir.)
Ayna nöronlar, son yıllarda daha çok önem kazanmıştır.
Çocukların şiddet içerikli yayınlardan uzak tutulma sebebinden de biridir. Çünkü makak maymunlarında olduğu gibi, çocuklarda da benzer bölgeler uyarılıyor ve onu yapmayı öğreniyorlar.
Ayna nöronlarındaki fonksiyon bozukluklarının, kimi hastalıkların nedeni olabileceği de savunuluyor. Örneğin; otizm. Otistik çocuklarda ayna nöron fonksiyonlarının bozulduğu, öğrenme ve taklit etme yeteneğinin, bir anlamda, sekteye uğradığı ve bir çeşit sosyal izolasyona neden olduğu belirtiliyor.
Ayna nöron fonksiyonlarının gelişmiş olduğu kişilerde; öğrenmenin daha hızlı olduğu, konuşmaya daha hızlı başlanabileceği ve aynı zamanda dil öğrenmenin de daha kolay olabileceğine inanılıyor.
Bugün ayna nöronlarla ilgili yapılan çalışmaların aslında bilimsel bir temeli var. Genellikle burada kullanılan fonksiyonel MRI denilen bu yöntem, yani bildiğimiz MR görüntülerinin fonksiyonel olarak çekilmesi ve hangi fonksiyonlar sırasında, hangi beyin bölgelerinin uyarıldığının net görülmesi.
Makak maymunlarında da benzer bir yöntem kullanılmıştır ama insan üzerinde yapılan çalışmalarda fonksiyonel MRI bulguları, ayna nöronların bizim yaşamımızda da oldukça önemli bir rol oynadığını göstermiştir.
Ayna nöronlarla ilgili, fonksiyonel MRI dahil olmak üzere, birçok çalışma yapılıyor ve ayna nöronların gizi bir şekilde aydınlatılmaya çalışıyor.
Son olarak; V.S. Ramachandran, ayna nöronlar hakkında “bilim dünyası için DNA’nın keşfinden daha önemli bir aşamadır” demiştir. Beynin çeşitli bölgelerinde yerleştiği varsayılan bu nöronlar, aynı zamanda başkasının düşüncelerini ve hareketlerini kestirebilmeyi inceleyen Theory of Mind (Zihin Kuramı) için de önemli bir temel teşkil etmektedir.