Teknedeki Görüşme
Tehlikeli İlişki filminde de geçtiği gibi, Carl Gustav Jung ve Sabina Spielrein teknede görüşmüşler ve beraber olmuşlardır. Bunun kanıtına ikilinin birbirine yazdığı mektuplarda rastlıyoruz. Özellikle de Jung’un Spielrein’e gönderdiği bir mektupta geçen ‘salı günü teknede yalnız görüşebiliriz’ ve yanıt olarak Spielrein’in duygularını anlayan biriyle yalnız görüşmekten heyecan duyacağını yazmasından görebiliyoruz.
Sigmund Freud & Carl Gustav Jung
Filmde Sigmund Freud ve Jung’ın anlaşamamasına tek sebep olarak Jung ile Spielrein’in ilişkisi olduğu vurgulansa da Jung temelde Freud’u babasına benzetiyor ve bu yüzden onu kabul etmekte zorlanıyordu.
Filmde, Jung ve Freud’un ilk görüşmesi sırasında Jung’un yemeğe başlarken ve sonrasında Freud’a uykularını anlatırken oldukça ölçülü davrandığını ve hatta Spielrein’e duyduğu ihtirası dile getirmekte güçlük çektiğini görüyoruz.
Ayrıca Otto Gross’un tahrikiyle egosuna yenik düşerek sınırlarını aştığını da izliyoruz. Bunlar Jung’un Freud’a karşı gerçek yaşamda da çekingen davrandığını gösteren örnekler olarak karşımıza çıkıyor.
Bunlara ek olarak filmde Jung’un psikolojik olarak çöktüğünü açıkça görüyoruz. Bunun sebepleri arasında konfor alanından çıkmasını, yani aslında Freud’un fikirlerine ihtiyaç duyduğunu farkına varmasını ve bu durumu kabullenmeye çalışmasını sayabiliriz.
Bu konuda bir başka kanıtı da Freud’un ileri sürdüğü ‘bizler her zaman kendi ebeveynlerimize benzeyenleri seçeriz’ teorisinde görebiliriz.
Jung ve Freud arasındaki yaklaşım farkını filmde de açık bir şekilde görmekteyiz. Freud hastalarını belirli bir açıdan tanımlarken Jung, farkındalık kazanmalarını sağlayarak gerçekliği göstermeye çalışmaktadır.
Filmde Jung’un, her ne kadar inkar etse de, Freud’u kabullenemediği açık bir şekilde yansıtılıyor. Lakin bazı hastalarını ve en önemlisi Spielrein’i Freud’un yöntemlerini kullanarak tedavi ediyor. Buna ek olarak, Spielrein de Freud’un ileri sürdüğü İd-Ego-Süper Ego teorisini cinsel ilişkide kenara koymayı teklif eden bir kitap yazdığını hem filmde hem de tarihte görüyoruz.
Freud, filmde de ifade ettiği üzere, ileri sürdüğü teorilerin yüzyıllar geçse de insanlık tarafından hem reddedileceğini hem de bir açıdan kabul göreceğini biliyordu. Bu konuda bugün de psikiyatri alanında süregelen tartışmalara rastlıyoruz.
Son olarak; Jung, Spielrein’i tedavi etmiş olsa da histeri izleri kendi yaşamında kalmıştır. Freud’un dediği gibi; asla hastalarınızı iyileştirmeye çalışmayın, çünkü mutlaka hastalıklarından izler taşımaya devam edeceklerdir.