Coğrafyası
Bulgaristan, Güneydoğu Avrupa’da, Balkan Yarımadası’nın kuzeybatısında yer alır. Kuzeyinde Romanya, doğusunda Karadeniz, güneyinde Türkiye ve Yunanistan, batısında ise Sırbistan ve Kuzey Makedonya ile komşudur. Toplam yüzölçümü 110.994 kilometrekaredir ve nüfusu yaklaşık 7 milyondur.
Karadeniz kıyısında uzun bir sahil şeridine sahiptir. Ülkenin en büyük limanı, Karadeniz’in batı kıyısında yer alan Varna’da bulunmaktadır. Bulgaristan’ın yüzey şekilleri, kuzeybatıda düz ovalar, doğuda Karadeniz kıyıları boyunca geniş kumlu sahiller, güneyde ve batıda dağlık arazilerden oluşur. Ülkenin en yüksek dağı Rila Dağı’dır ve 2.925 metre yüksekliği ile Balkanlar’ın en yüksek zirvesidir.
Bulgaristan, Karadeniz bölgesinde yer aldığı için, ılıman bir iklimi vardır. Kışlar soğuk ve karlı, yazlar ise sıcak ve nemlidir. Tarihi boyunca stratejik bir konumda olan Bulgaristan Orta ve Doğu Avrupa arasında bir köprü görevi görmüş ve Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu gibi birçok imparatorluk için önemli bir askeri ve ticari merkez olmuştur.
Tarihi
Bulgaristan toprakları, M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahiptir. M.Ö. 4. yüzyılda bölgeye Kelt kabileleri yerleşti ve burada önemli bir kültür inşa ettiler. M.Ö. 3. yüzyılda Trakyalılar bölgeye hâkim oldu ve bu dönemde bölgeye Trakya adı verildi. Trakyalılar, günümüzde Bulgaristan toprakları içinde yer alan Plovdiv kentinde önemli bir merkez inşa ettiler.
M.Ö. 2. Yüzyılda Romalılar Trakya’yı fethetti ve bölge Roma İmparatorluğu’nun bir parçası haline geldi. M.Ö. 1. yüzyılda, Roma İmparatorluğu bölgeyi genişletti ve günümüzde Bulgaristan sınırları içinde yer alan Sofya ve Varna gibi kentleri kurdu.
M.S. 4. Yüzyılda, Roma İmparatorluğu’nun bölgeden çekilmesiyle, Slav kabileleri bölgeye yerleşmeye başladı. M.S. 7. yüzyılda Bulgar hükümdarı Asparuh önderliğinde Bulgarlar bölgeye geldi ve burada İlk Bulgar İmparatorluğu kuruldu.
Bulgar İmparatorluğu
681 yılında, Bulgar hükümdarı Asparuh önderliğinde, bugünkü Bulgaristan topraklarında İlk Bulgar İmparatorluğu kuruldu. İmparatorluk 7. yüzyılın sonlarında kuruldu ve 9. yüzyılın ortalarına kadar varlığını sürdürdü.
İmparatorluğun başkenti, günümüzde Bulgaristan’ın kuzeybatısında yer alan Pliska kentiydi. Bu dönemde imparatorluğun toprakları Karadeniz’den Adriyatik Denizi’ne kadar uzanıyordu. İlk Bulgar İmparatorluğu, Slav ve Bulgar unsurlarının birleşmesinden oluşuyordu. Bu dönemde, Bulgarlar Slav kültürünü benimsemişlerdi ve Slavlar da Bulgar kültürüne katkıda bulundular. İmparatorluğun dini ise, Hristiyanlık ve Tengricilik gibi farklı inançlar arasında değişiyordu.
İlk Bulgar İmparatorluğu, güçlü bir askeri ve ekonomik yapıya sahipti. İmparatorluğun askeri gücü, genişleyen toprakları kontrol etmek için kullanılıyordu. Ayrıca imparatorluk, tarım ve ticarette de başarılıydı ve zengin bir kültür ve sanat hayatına sahipti. Ancak 9. yüzyılın ortalarında Doğu Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlar nedeniyle zayıfladı. İmparatorluğun başkenti Pliska, Bizanslılar tarafından ele geçirildi ve imparatorluğun merkezi Preslav kentine taşındı.
Bugün, Bulgaristan’da birçok arkeolojik kalıntı ve tarihi yapı imparatorluğun varlığını hatırlatmaktadır.
Doğu Roma İmparatorluğu Dönemi
Bulgaristan’ın Doğu Roma İmparatorluğu’na katılması, 11. yüzyılın başlarında gerçekleşti. Bu dönemde, Bulgaristan İmparatorluğu, Bizans ile uzun bir savaşın ardından zayıflamıştı ve 1018 yılında Bizanslılar tarafından fethedilmişti. Bizans İmparatorluğu, Bulgaristan’ı bir eyalet haline getirdi ve bölgenin yönetimini Bizans valilerine bıraktı. Bu dönemde, Bulgaristan’ın kültürü ve dilinde değişiklikler yaşandı ve Bizans kültürü ve dili daha yaygın hale geldi.
İkinci Bulgar İmparatorluğu
1185 yılında, Bulgaristan’da bir ayaklanma başladı ve bu ayaklanmanın liderleri Asen ve Petar’dı. Bu ayaklanma, Bizans İmparatorluğu’nun zayıfladığı bir dönemde gerçekleşti ve Asen ve Petar, Bulgaristan’ın tekrar bağımsızlığını kazanması için mücadele ettiler.
Ayaklanma, özellikle Bulgaristan’ın güney ve doğu bölgelerinde büyük bir destek gördü ve hızla yayıldı. Asen ve Petar, bu ayaklanmayı birleştirici bir güç haline getirdi ve hızla ilerleyen Bizans İmparatorluğu ordularını yendi. 1185 yılında, Asen ve Petar, Tarnovo şehrinde İkinci Bulgar İmparatorluğu’nu ilan ettiler. İmparatorluğun başkenti Tarnovo oldu ve Asen imparator, Petar ise Sezar unvanını aldı.
İkinci Bulgar İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu’nun tekrar bölgeye hakim olma girişimleriyle mücadele etti ve 13. yüzyılda zirveye ulaştı. Bu dönemde imparatorluk Balkanlar’ın birçok bölgesini kontrol altına aldı ve komşu ülkelerle ittifaklar kurdu. Ancak 14. yüzyılın başlarında imparatorluğun içindeki siyasi karışıklıklar nedeniyle ülke zayıflamaya başladı.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi
On dördüncü yüzyılda yükselişe geçen Osmanlı İmparatorluğu, Balkanlar’da hızla genişledi ve Avrupa’nın birçok bölgesini ele geçirdi. 14. yüzyılın sonlarında Balkanlar’da en güçlü devlet haline geldi. 1396 yılında ise, Bulgaristan’ı ele geçirdi.
Bu dönemde Bulgaristan’ın siyasi birliği zayıflamıştı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun ilerleyişine karşı koyacak güçlü bir ordusu yoktu. Osmanlı İmparatorluğu, Bulgaristan’ın birçok bölgesini ele geçirdi ve ülkeyi egemenliği altına aldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun Bulgaristan’ı ele geçirmesiyle birlikte, ülkenin yönetimi de değişti.
İmparatorluk Bulgaristan’da bir eyalet kurdu ve bu eyaletin yönetimi için Osmanlı valileri atadı. Osmanlı İmparatorluğu’nun Bulgaristan’daki yönetimi, Bulgarların din ve kültürel özgürlüklerine saygı duyduğu için Bulgar halkı tarafından sevildi.
Bağımsız Bulgaristan
Osmanlı İmparatorluğu’nun Bulgaristan’ı ele geçirmesiyle birlikte, Bulgaristan’daki milliyetçilik hareketler de şekillenmeye başladı. İmparatorluğun Bulgaristan’da yaşayan halkların kültürel ve dini özgürlüklerine saygı duymasına rağmen Bulgarlar arasında milliyetçilik hareketleri hızla yayılmaya başladı.
19. yüzyılın sonlarına doğru Bulgar milliyetçileri Bulgaristan’ın bağımsızlığı için yoğun bir mücadele yürüttüler ve bu mücadele sonunda Bulgaristan, 1908 yılında Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazandı.
Komünist Yönetim
II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Kızıl Ordusu Bulgaristan topraklarına girerek Nazi işgali altındaki ülkeyi kurtardı. Bu durum Bulgaristan’da Sovyetler Birliği’ne olan sempatiyi artırdı. Savaşın ardından, 1946 yılında gerçekleştirilen seçimlerde, Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) iktidara geldi ve Bulgaristan’ı sosyalist bir ülke haline getirmeye başladı.
BKP, 1947 yılında monarşinin kaldırılması ve cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte, Bulgaristan’ı Sovyetler Birliği’ne bağlı bir sosyalist ülke haline getirmek için adımlar atmaya başladı. BKP, tarım ve sanayi alanında sosyalist ekonomik politikalar uyguladı. Bu politikalar, özellikle kırsal kesimde yaşayan halk arasında hoşnutsuzluğa neden oldu.
Bunun yanı sıra BKP, muhalefetin bastırılması, yolsuzluk ve insan hakları ihlalleri gibi konularda da eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Bulgaristan, Sovyetler Birliği’nin de desteğiyle, Varşova Paktı’nın bir üyesi oldu ve Soğuk Savaş döneminde Batı ülkeleriyle ilişkileri gerginleşti.
Demokrasiye Geçiş
1980’lerde Sovyetler Birliği’ndeki değişimler ve reform hareketleri, Bulgaristan’daki sosyalist rejimde de değişikliklere neden oldu. 1989 yılında gerçekleştirilen seçimlerde, komünist hükümet yerini muhalefet partilerine bıraktı. 1990 yılında Bulgaristan Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan etti ve ülke, demokratik bir yönetim şekline geçiş yaptı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, Bulgaristan da Varşova Paktı’ndan ayrıldı ve Avrupa Birliği’ne üye oldu.
Günümüz
Bugün Bulgaristan, Avrupa Birliği ve NATO üyesi bir ülke olup turizm, tarım, endüstri ve teknoloji sektörleri gibi çeşitli alanlarda gelişmektedir.
Bulgaristan, binlerce yıllık bir tarihe ve farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir geçmişe sahiptir. Bugün ülke demokratik bir şekilde yönetilmektedir ve kültürel, tarihi ve ekonomik açıdan zengin bir yapıya sahiptir. Son yıllarda, Bulgaristan’ın ekonomisi hızla büyümekte ve yabancı yatırımcılar için cazip bir pazar haline gelmektedir. Ancak ülkenin bazı zorluklarla karşı karşıya kaldığı da bir gerçektir.
İşsizlik oranı, özellikle gençler arasında yüksek seviyelerde seyretmektedir ve yolsuzlukla mücadelede de ilerleme kaydedilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra Bulgaristan, sığınmacı krizi ve güvenlik konuları gibi sorunlarla da mücadele etmektedir. Bulgaristan’ın kültürel mirası, özellikle başkent Sofya’da, tarihi yapılar, müzeler ve sanat galerileriyle yansıtılmaktadır. Şehir, Romalılardan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar farklı dönemlerden kalma tarihi kalıntılara sahip olmasıyla bilinmektedir. Bunun yanı sıra, Bulgaristan, turistik cazibe merkezleri arasında da yer almaktadır. Özellikle Karadeniz kıyısındaki tatil yerleri ve Pirin ve Rodop dağlarındaki doğal güzellikler, turistlerin ilgisini çekmektedir.